GÜZELLİK FELSEFESİ

Güzelliğin kozmetikçilere emanet edildiği bir çağdayız. Plastik cerrahlar ise bu anlayışın mesihleri. Güzellik deyince fiziksel formlar geliyor evvela. Onunla aramızı git gide açarak çirkinleşiyoruz.

Benliğin ve kimliğin bir parçası olduğu kadar, bireyin toplumsal konumunun da temel belirleyici faktörlerinden olan güzellik, dünyayı kurtaracağı vaadedilen kavram. Hayatın her alanında olan ambiyans o. Kimi zaman incecik, cesur ve istikrarlı bir bakışta, kimi zamansa sonu getirilememiş cümlelerde saklı olan şey.

İnsanoğlu, mutlak bir güzelliğin değil, çağdan çağa , toplumdan topluma değişen güzelliğin peşinde arayışta. Ünlü filozof Platon, güzeli bu dünyada değil diğer bir dünyada yani idealar aleminde aramış. Bu dünyada gördüğümüz her güzellik, idealar dünyasının bir kopyası.

Filozoflarca farklı şekillerde tanımlanan güzellik , Aristoteles’e göre matematiksel olarak orantılı ve ölçülü olandır. Plotinus’a göre, “ilahi aklın” evrende ışımasıdır. Kant’a göre ise, hiçbir çıkar gözetmeksizin hoşlanmaktır.

Güzeli arayan insan, tüm dünyayı dolaşsa da, eğer onu içinde taşımıyorsa , ulaşması zordur. Başkasını güzel görmek güç verir, başkası tarafından güzel görünmek ise cesaret. Güzelin bakışı, korkağın kılıcından keskindir. Güzel bakan, sivilceyi gamze olarak görür.

Güzellik denilen değer, , bir nesne tarafından taşınan değerden çok bir nesneye yüklenilen anlamdır. Aşık Veysel’in değdi gibi ; Güzelliğin peş para etmez, bu bendeki aşk olmasa.

İnsan ruhu güzellikle neşvünema bulur. Güzel yüz, güzel söz, güzel manzara . Güzellik kendine çekerken çirkinlik iter. Hayatın ahengi hep o güzelliği aramakla sağlanır. ‘’Güzellikle hemhal olmak, başlı başına şifadır. Üstelik güzellik bizi adalete davet eder. Bir çiçeğin, bir ağacın, bir hayvanın güzelliğini idrak edebilen kişi onlara zarar veremez. İnsanın güzelliğini gören, onu incitmek istemez ‘’der Kemal Sayar

Herkes için farklı özellikler bütünüdür güzellik. Öz ve biçimin hakikatli bileşimidir o. Çok karanlık bir resme bakarken bile orada olmayan ışığı görebilmek ya da o karanlığın içinde mutlu olmayı bilmektir mesela. Asalet birazda onun gizli kalmasında yatar.

Güzeli görmek için güzel bakmak gerekir. Güzel bakmak için de güzel olmak. Birbirine ilişik zincir misalidir bu. "Eğer güzellik ile gerçek arasından birini seçmem gerekseydi, hiç tereddüt etmeden güzelliği seçerdim, çünkü onun içinde asıl gerçekten daha yüksek ve daha derin bir gerçek olduğuna inanırım" diyor güzellik ustaları.

Güzelliği içinde taşımayan dünyaları dolaşsa da ona erişemez.‘’Güzel bakışın olduğu yerde gerçekleşir güzellik. Hiçbir şey güzel göreni olmaksızın güzel olamaz! Nakış, bakışla vardır. Manzarayı nazar inşa eder’’ der Senai Demirci.

İnsan sahip olduğu güzellik idrakini ve tasavvurunu geliştirdikçe, çirkinlikten sıyrılır. Güzellik bilgi olarak saklar kendini dilimizde ama anlam olarak varolur içimizde.

İlla da simetri değil, bazen de uyumlu bir asimetridir güzellik. Kendini dengeli bir harmoni ile sergiler o. Bu parçalardan hiçbiri tek başına güzelliği temsil etmez. Ahlak, iyilik ve vefa gibi özellikler güzelliğin diğer tamamlayıcı görünümleridir. Beraberinde erdem taşımayan güzellik, kokusu olmayan bir çiçek gibidir. İnsandaki sadece fiziksel ölçülerin, güzele eşit olmaması da bu yüzdendir.

Geçmişten günümüze kişisel deneyimler, normlar ve toplumsal etkiler, bireylerin güzellik anlayışını şekillendirmeye devam ederken, bunca anlamsızlık ve çirkinlik içinde ,fitresiz güzelliğin peşinde olmak, bu çağda güzel insan olarak kalmanın bir düsturu olduğu akıldan çıkartılmamalıdır.