AK Parti Nevşehir eski il başkanlarından Mehmet Ali Tanrıver, sosyal medya hesabından yaptığı sert açıklamada, ekonomik politikalar ve yönetim anlayışındaki yanlışları eleştirdi.
Tanrıver açıklamasında AK Parti Nevşehir Milletvekili Süleyman Özgün'ü de hedef aldı.
"Recep Tayyip Erdoğan’a sırasıyla her kesimden insanın küsmesini, sektör ve yöneticileriyle devlet başkanın arasındaki bağın kopmasını isteyen bir anlayış ve mali yönetimle karşı karşıyayız.
Seçimlerde milletimizin yarısından fazla insan Recep Tayyip Erdoğan’a oy verdi ama seçimlerden sonra oy veren-vermeyen tüm kesimlere ve özellikle de orta kesime seçim öncesindeki hesabın, pandeminin, küresel bazdaki mali sıkışıklığın sonuçlarını yıkmaya çalışan bir mali anlayışla karşı karşıyayız. Mali disiplin adı altında insanların yüklerinin artırıldığını hep birlikte izliyoruz.
Temmuz ayında emeklinin, memurun maaşına yansıyacak farkları henüz hesaba yatmadan 1 Temmuzda yapılan benzin, sigara vs zamlar ile geri almak yakışmıyor, milleti rahatsız ediyor. Bu durum daha önce yılbaşındaki asgari ücrete yapılan artışda da aynı şekilde yapılmış, maaş artışı verilmeden yılbaşındaki zamlarla birlikte geri alınmıştı. Asgari ücrete yapılan %52 zama rağmen bugün asgari ücretin yetmediği ortada.
Nerden nasıl olurda ek vergi yüklerim, kime nasıl yeni ceza yazarım, hangi kesimi denetlerim de gelir elde ederim diyen cezalandırıcı bir mali anlayış olamaz. Araç satışları, konut satışları durmuş vaziyette, ticaret yavaşlıyor, devlet milletin İban’ına para gelmiş mi onun peşine düşüyor. Bu küçük düşünce ile değil, kalıcı reformlarla sonuca ulaşmak gerektiğini düşünüyorum. Dün faizi düşüreceğiz diyerek bugün ise milleti harama, bankalara faize yönlendiren, paranın üzerinden para kazanmasını isteyen sistem yürümez, yürüyemez..
Kurban Bayramı arefesinde Atatürk bulvarı üzerinde alışveriş için bekleyen, duraklayan, işyerlerinden bir şey alıp çıkacak araç sahiplerine cadde boyunca 15-20 sivil polis ile gözetleyerek cezalar yağdırırdılar. Kimsenin sesi çıkmadı. Ama yöntem yanlıştı. Uyarmak yerine bu yoğunluğu fırsata çevirme anlayışı bize yakışmıyor. Arefe günü millet alışveriş yapmayacak mı, esnaf kazanamayacak mı, ama bu yazılan cezalar millet ile hükümet arasındaki bağın birer birer açılmasına neden oluyor. İnsanlar bir bir küstürülüyor. Birer birer gönülleri feth ederek toplanan destekle büyüyen parti, yanlış anlayışla gün gün eritilmeye çalışılıyor.
Milletin refahı için düzenleme yapılması gerekirken tüm yanlışların sonuçlarını millete yüklemek, geçici ve ağır yaptırımlarla millet ile mesafeyi açmaya sebep olmaya devam ediyor.
Milleti imar barışı ile tuzağa düşürüp, harç tahsil eden devlet, şimdi binlerce insanın ufak tefek yaptırdığı yerlerini, ticarethanelerini yıkmaya devam ediyor. İmardaki yolsuzluklarla, imar rantlarının önüne geçmek için ise hareket etmiyor. Buna karşı çıkanlar ise cezalandırılıyor.
Nevşehir’de merkez il belediyesi dahil hiçbir ilçeyi Ak Parti olarak kazanamamış durumdayız. Bu sonuç neden böyle diye düşünmedik, halen kibirli tavırlarla millet ile aramızı açmaya devam ediyoruz.
Millet yaşanan mali sıkıntıyı yüklenmeye çalışırken seçilmiş milletin vekili kendine pazar günleri için izin veriyor, izin verdiğini de teşkilata ilan ediyor ki kimse rahatsız edip talep de bulunmasın diye. Sonra da milletin içindenim mesajı vermek için kayısı açtığı videoyu paylaşıyor. Senin işin Nevşehir tabiriyle kayısı şaklamak değil vekilim! Senin işin 4 TL’ye üreticiden alınan kaysının manavda 50 TL satılmasına engel olmak. Bu şehirdeki kayısı, üzüm, kabak çekirdeği, ceviz, badem, elma üreticisinin ürettiğini değerlendirmesi için tesis açtırmak, kooperatif kurdurmak. Üreticinin, tarımla hayatta kalmaya çalışan emekçinin sesi olmak. Ama nerde.. Yahu Allah aşkına, millet aşkına kimsenin aklıyla dalga geçmeyin.
Bu yazdıklarımın sonuçlarını şimdiden tahmin ediyorum, yine çok konuşuyorsun diyerek yüklenecekler ama önemli değil, siz susun, siz şehri sahipsiz bırakın, milletin sesi olmak benim için sizin kırılmanızdan daha önemli.."